Nasrettin Hoca Kalemlerin Peşinde Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, Nasrettin Hoca’nın bilgece öğütler verdiği küçük, şirin bir köy varmış. Bu köyde herkes Hoca’yı çok severmiş, çünkü Hoca, ne zaman bir problem olsa, insanlara gülerek, düşündürerek ve her defasında çözüm bulurmuş.

Bir gün, bu köyde Ali adında bir çocuk, okula gitmek için hazırlık yaparken fark etmiş ki kalemleri kaybolmuş. Ali, bu kalemlere çok değer verirmiş. Onlar, sadece yazı yazmak için kullandığı basit birer araç değilmiş, aynı zamanda Ali’nin hayal gücünün kapılarını açan sihirli anahtarlar gibiymiş. Ali, her kalemiyle farklı resimler çizer, hikayeler yazar ve kendi küçük dünyasında büyük maceralara atılırmış.

Kalemlerini bulamayınca, Ali’nin içini büyük bir hüzün kaplamış. Bahçede bir köşeye oturmuş ve gözyaşlarına engel olamamış. “Nasıl olur da bu kadar önemli bir şeyi kaybederim?” diye düşünmüş. O sırada Nasrettin Hoca, köyün sokaklarında dolaşırken Ali’yi görmüş. Hemen yanına gitmiş.

“Hayrola evlat, neden böyle üzgünsün?” demiş Hoca. Ali başını kaldırmış, gözleri dolu dolu Hoca’ya bakmış.

“Hoca’m, kalemlerim kayboldu. O kalemler benim için çok önemliydi. Onlarla hayal dünyamı kuruyordum, şimdi ne yapacağım?” demiş Ali, içini çekerek.

Nasrettin Hoca, Ali’nin haline üzülmüş ama onu neşelendirecek bir çözüm bulmaya karar vermiş. “Hmmm,” demiş Hoca, sakalını okşayarak, “Böyle büyük bir hazineyi bulmak için yardım almak gerekir. Merak etme, seninle birlikte kalemlerinin peşine düşeceğiz. Belki de köydeki hayvanlar ya da insanlar bir şeyler görmüştür.”

Ali, Hoca’nın yanında olmasına çok sevinmiş, gözyaşlarını silmiş ve Hoca’yla birlikte köyde bir araştırmaya başlamışlar. İlk durakları, köyün girişindeki yaşlı çınar ağacının altı olmuş. Bu çınar, köyün bilge ağacı olarak bilinir, köyde olan biten her şeyi “görürmüş”. Hoca, çınara yaklaşmış ve sormuş:

“Hey yaşlı dostum, Ali’nin kaybolan kalemleri hakkında bir bilgin var mı?”

Çınar ağacı rüzgarın etkisiyle hafifçe sallanmış, yaprakları fısıldamış. “Ben sadece gölgemi esirgemem,” demiş çınar, “ama kalemlerin kaybolduğunu duydum. Belki de Rüzgar bu konuda bir şeyler biliyordur.”

Bunun üzerine Nasrettin Hoca, Rüzgar’ı çağırmış. Hafif bir esintiyle beliren Rüzgar, uçarcasına gelmiş. “Beni mi çağırdınız?” demiş incecik bir sesle.

“Evet, sevgili Rüzgar,” demiş Hoca. “Ali’nin kalemleri kaybolmuş. Sen bu köyde her yere uğrarsın, acaba onları gördün mü?”

Rüzgar hafifçe esmiş, Ali’nin saçlarını dağıtmış. “Kalemler mi? Sanırım onları bir gün uçarken bir karga gagasında taşıyordu. Karga, onları yuvasına götürüyordu. Belki de kargayla konuşmanız gerekir.”

Ali ve Nasrettin Hoca, bu ipucunu takip ederek, karganın yuvasını bulmaya gitmişler. Yüksek bir ağacın tepesinde duran yuva, rüzgarın verdiği ipucu doğrultusunda doğru adresmiş. Hoca, ağacın altına varıp kargaya seslenmiş:

“Ey Karga! Bize yardım eder misin? Ali’nin kaybolan kalemlerini senin gaganda görmüşler.”

Nasrettin Hoca Kalemlerin Peşinde Masalı
Nasrettin Hoca Kalemlerin Peşinde Masalı

Karga yuvasından aşağı bakmış ve kafasını eğmiş. “Doğru, birkaç gün önce buldum o kalemleri. Parlak ve ilginç göründüler, o yüzden gagama aldım. Fakat kalemlerin Ali’ye ait olduğunu bilmiyordum. Eğer ona aitse hemen geri vereyim.”

Karga, yuvasından aşağı süzülerek, gagasındaki kalemleri Nasrettin Hoca’ya uzatmış. Ali, kalemlerini görünce mutluluktan yerinde duramamış. “İşte!” diye bağırmış, “Kalemlerim!”

Nasrettin Hoca gülümsemiş, “Gördün mü Ali, her şeyin bir çözümü vardır. Eğer sabırlı olur ve doğru yerlerde ararsan, kaybolduğunu sandığın şeyler sana geri döner.”

Ali, kalemlerini geri aldığı için çok mutlu olmuş ve Nasrettin Hoca’ya sarılmış. “Teşekkür ederim Hoca’m! Eğer sen olmasaydın, kalemlerimi bulamazdım.”

Nasrettin Hoca’nın Dersi

Nasrettin Hoca, Ali’nin başını okşamış ve demiş ki: “Bu olaydan öğrendiğin bir şey var mı evlat?”

Ali bir an düşünmüş ve gözleri parlamış. “Evet, Hoca’m. Asla umudumu kaybetmemeliyim ve bir şeyler kaybolduğunda sabırlı olup doğru yerlere bakmalıyım.”

Hoca gülmüş. “İşte bu! Her zorluk bir ders, her kayıp bir yol göstericidir. Unutma, hayatta da bazen en değerli şeylerimizi kaybedebiliriz, ama doğru yerde aradığımızda onları buluruz.”

Ali, Nasrettin Hoca’nın bu bilgece sözlerini hiç unutmamış. O günden sonra, sadece kalemlerine daha çok sahip çıkmamış, aynı zamanda hayatında karşılaştığı zorluklara da sabırla yaklaşmış. Köyde herkes, Nasrettin Hoca’nın bir kez daha bilgelik dolu bir çözüm bulduğunu konuşmuş.

Ve böylece Ali’nin kaybolan kalemleri bulunmuş, hayatı boyunca hayallerini çizmeye ve yazmaya devam etmiş.

Gökyüzü de masalın sonunda renkli kalemlerle süslenmiş gibi görünmüş; çünkü Ali, her çizgisinde hayatı yeniden keşfetmiş…

Nasrettin Hoca Kalemlerin Peşinde Masalı burada bitmiş, ama Ali’nin hayal dünyası hep devam etmiş.

Nasrettin Hoca Kalemlerin Peşinde Masalına benzeyen masallar okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.

İçindekiler

Toggle

Yorum yapın