Minik Ayı Tobi Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar uzak ormanların derinliklerinde, küçük ve sevimli bir ayı yaşarmış. Adı Tobi’ymiş. Tobi, ne zaman güneş ormanın üstüne doğsa, koşar adımlarla dışarı çıkıp ormanın kokusunu içine çekermiş. Ancak bu sabah Tobi’nin canı hiç dışarı çıkmak istememiş. Karnı guruldamış, gözlerini kapayıp sadece tek bir şey düşünmüş: Ballı ekmek! Tobi’nin aklına bir

Berk’in Hayalindeki Konut Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Küçük bir kasabada, Berk adında hayalleri büyük bir çocuk yaşarmış. Berk, küçüklüğünden beri oyuncak evler, köprüler yapmayı çok severmiş. Ne zaman bir bina görse, onu hayalinde kendi elleriyle yeniden yaparmış. En sevdiği şey ise hayal kurmakmış. “Bir gün kendi evimi yapacağım!” diye düşünür dururmuş. Berk’in bu hayali hiç değişmemiş. Herkes onun

Nasrettin Hoca Kalemlerin Peşinde Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, Nasrettin Hoca’nın bilgece öğütler verdiği küçük, şirin bir köy varmış. Bu köyde herkes Hoca’yı çok severmiş, çünkü Hoca, ne zaman bir problem olsa, insanlara gülerek, düşündürerek ve her defasında çözüm bulurmuş. Bir gün, bu köyde Ali adında bir çocuk, okula gitmek için hazırlık yaparken fark etmiş ki kalemleri kaybolmuş.

Kaya Ailesinin Taşınma Heyecanı Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, küçük bir kasabada yaşayan sevimli bir aile varmış. Bu ailenin adı Kaya ailesiymiş. Kaya ailesi, anne Asuman, baba Metin, küçük kızları Zeynep ve sevimli köpekleri Köpük’ten oluşuyormuş. Kaya ailesi her zaman birbirine çok bağlı, neşeli ve uyumlu bir aileymiş. Fakat bir gün, Metin Bey’in işi nedeniyle başka bir şehre

Karınca Ailesinin Sıcak Kış Hazırlığı Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Ormanın derinliklerinde, yeşilin en güzel tonlarına sahip ağaçların arasında, toprağın altında gizli bir karınca yuvası varmış. Bu yuva, kışın soğuk günlerinden korunmak için karınca ailesi tarafından özenle inşa edilmiş, tünelleri ve odalarıyla kocaman bir dünya gibiymiş. Yuva, yazın sıcağında serin, kışın soğuğunda ise sıcacık olurmuş. Yuvalarının içi, yiyecek depoları, odun odaları

Mete Bilgisayarını Tamir Ediyor Masalı

Bir varmış bir yokmuş, teknolojiye meraklı küçük bir çocuk varmış. Bu çocuğun adı Mete’ymiş. Mete, bilgisayarlara ve elektronik aletlere karşı büyük bir ilgi beslermiş. Boş zamanlarında internette gezmeyi, oyun oynamayı ve bilgisayarlarla ilgili videolar izlemeyi çok severmiş. Bilgisayarın dünyası ona büyüleyici geliyormuş, çünkü orada sınır yokmuş; istediği her şeyi öğrenebiliyor, keşfedebiliyor ve hayal gücünü sınırsızca

İstanbul Gezisi Masalı

Bir varmış bir yokmuş. İstanbul’un kocaman ve gizemli dünyasında, tarih kokan taşlar, gizli bahçeler ve altın rengi gün batımlarıyla bezeli bir şehir yatarmış. İşte bu büyülü şehri keşfetmek için okullarında her yıl düzenlenen İstanbul gezisini dört gözle bekleyen öğrenciler varmış. Öğrenciler, sabah erkenden sıralara dizilmiş. Her birinin gözleri heyecandan parıldıyor, kalpleri ise merakla atıyormuş. Öğretmenleri,

Alp’in Birinci Uçak Seyahati Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar küçük bir kasabada yaşayan Alp adında meraklı ve heyecan dolu bir çocuk varmış. Alp’in en büyük hayali, gökyüzünde süzülen kocaman uçaklara binmekmiş. Kasabanın küçük meydanında, her akşam üstü babasıyla oturup gökyüzüne bakar, o büyük uçakları izlerken içi kıpır kıpır olurmuş. Bir gün Alp’in babası eve büyük bir haberle gelmiş.

Düzgünlük Perisi ve Kötülük Perisi Masalı

Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, gökkuşağının renkleri kadar güzel bir ormanın derinliklerinde, her sabah gülümseyerek uyanan bir İyilik Perisi yaşarmış. Bu peri, ormanda neşeyle uçar, ağaçlara, çiçeklere ve hayvanlara mutluluk dağıtırmış. Herkes onu çok severmiş çünkü geçtiği yerlerde çiçekler açar, kuşlar şarkılar söyler, nehirler coşarak akarmış. Ama ormanın en karanlık

Lina ve Dila’nın Ay Çiçeği Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar Lina adında tatlı mı tatlı, meraklı bir kız varmış. Lina’nın bir de küçük, sevimli bir kız kardeşi varmış. Kardeşinin adı Dila’ymış ve ikisi her zaman beraber oynar, keşifler yaparlarmış. Bir yaz günü, Lina ve Dila, aileleriyle birlikte tatilden dönerken arabanın arka koltuğunda oturuyorlarmış. Dila, uyuklarken Lina camdan dışarı bakıyormuş.