Hasta Nilüfer’in Öyküsü

Bir zamanlar uzak diyarların birinde bir köy varmış, bu köyde mis gibi çiçekler, süt dolu inekler, her gün yumurtlayan tavuklar varmış. Bir de bu köyde yaşayan Nilüfer adında sevimli bir kız çocuğu varmış. Nilüfer 8 yaşındaymış, ilkokul 3. sınıfa gidiyormuş.

Soğuk bir kış günü sabahı, Nilüfer okula gitmek için gözlerini açmış ama vücudunun ağırlaştığını, her yerinin ağrıdığını hissetmiş. Yataktan kalkmış, yüzünü yıkamak için banyoya gitmiş ama çok üşüyüp yatağına geri dönmüş. Boğazının acıdığını, burnunun tıkandığını da anlayınca kesin hasta oluyorum diye içinden geçirmiş. O sırada annesi odasına girmiş ve Nilüfer’in hazırlanmadığını görmüş. “Kızım neden hala hazırlanmadın?” diye sormuş. Nilüfer “Anneciğim kendimi pek iyi hissetmiyorum, boğazım acıyor, her yerim ağrıyor. Sanırım hasta oluyorum” demiş. Annesi hemen Nilüfer’in alnına dokunmuş ve ateşinin olduğunu anlamış. “Güzel kızım, sanırım hasta oluyorsun, biraz ateşin var. Bugün okula gitme ve evde dinlen. Ben hemen senin için sıcak bir çorba hazırlayayım” demiş. Nilüfer “Hayır anneciğim, benim bugün okula gitmem lazım çünkü çok önemli bir sınavım var” demiş. Annesi “Olsun kızım, bu halde okula gidersen, arkadaşlarına hastalık bulaştırabilirsin. Ben öğretmenin ile konuşacağım, iyileştiğinde sınav olursun” demiş. Nilüfer annesine hak vermiş, arkadaşlarının da kendisi gibi hasta olmasını istemiyormuş. Annesi, hemen mutfağa gitmiş ve sağlıklı bir çorba yapmaya başlamış. Nilüfer de bu arada tekrar uykuya dalmış çünkü başı çok ağrıyormuş. Kısa bir süre sonra annesi elinde tepsiyle Nilüfer’in odasına girmiş, kızını uyandırmış. Nilüfer çorbadan çok içememiş çünkü midesi bulanmaya başlamış. Annesi ısrar etmemiş ve biraz daha dinlenmesini, iyiye gitmezse doktora gitmeleri gerektiğini söylemiş. Bir süre sonra annesi tekrardan Nilüfer’in ateşini ölçmüş ve daha da yükseldiğini görmüş. Hemen Nilüfer’i alıp hastaneye götürmüş. Acil servis çok yoğunmuş, hasta bir çok çocuk kapıda bekliyormuş. Bir süre bekledikten sonra sıra Nilüfer’e gelmiş. Doktor küçük kızı muayene etmiş, boğazına bakmış, sırtını dinlemiş en sonunda “Endişelenecek bir şey yok. Sadece soğuk algınlığına yakalanmışsın. Bu aralar köyde birçok çocukta bu hastalık var. Sana birkaç ilaç yazacağım ve bol bol dinlenmeni isteyeceğim.” demiş. Doktor, annesine Nilüfer’in içmesi gereken ilaçları reçeteye yazmış ve bol su içmesini, sıcacık dinlenmesini tavsiye etmiş. Nilüfer, doktorunu can kulağıyla dinlemiş ve ona teşekkür etmiş. Eve dönerken annesiyle birlikte eczaneye uğramışlar ve ilaçlarını almışlar. Eve vardıklarında, Nilüfer yatakta biraz daha dinlenmiş ve annesinin hazırladığı çorbayı içmiş.

Bir kaç gün evde dinlenmiş, annesinin hazırladığı yiyecekleri yemiş, ilaçlarını içmiş. Fırsat buldukça kitap okumuş, resim yapmış. O kadar dinlenmiş ki, kendini çok daha iyi hissetmeye başlamış. Üç günün sonunda, Nilüfer eski enerjisine kavuşmuş. Evde yatmanın çok zor olduğunu, okula gitmenin arkadaşlarıyla zaman geçirmenin çok güzel bir şey olduğunu anlamış. Evde geçirdiği süre sonunda artık daha dikkatli olacağına ve kendine iyi bakacağına dair söz vermiş. Bundan sonra ne olursa olsun, terlediğinde hemen üzerini değiştirecek ve soğukta kalmamaya çalışacakmış. Ve böylece Nilüfer, sağlıklı bir şekilde okula dönmüş. Okuldaki arkadaşlarına da kendine nasıl dikkat etmesi gerektiğini anlatmış ve herkes onu dinlemiş. Gökten üç elma düşmüş, biri Nilüfer’in, biri doktorun, biri de bu masalı dinleyen herkesin olmuş.

Daha fazla hikaye okumak isterseniz Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.

Yorum yapın